Beyzade (Seyyid Hacı Ali Rıza) Efendi Ziyaretgahi
 Harput Beyzade (Seyyid Hacı Ali Rıza) Efendi Ziyaretgahi

Beyzade Efendinin asıl adı Beyzade Hacı Ali Rıza Efendi ( d. H.1225/M. 1810 – ö. H. 1344/ M. 1904) (Fırat,2015:289) olup aynı zamanda kaynaklarda adı Büyük Beyzade Efendi olarakta geçmektedir.  Harput’un meşhur âlim ve mutasavvıflarından olan Beyzade Hacı Ali Rıza Efendi’nin aslen Türkistanlı olduğu, geniş bir oymak halinde önce Özbekistan bölgesinden Buhara’ya, oradan da Mısıra göç etmişlerdir.  Mısır’da bir müddet kaldıktan sonra 1798 yılı Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında kendi boylarına bağlı kırk kadar aile ile birlikte kuzeye doğru Şam, Halep, Urfa tarikiyle Musul’a gelmişler ve bir müddet kaldıktan sonra orayı da terke mecbur kalmışlardır. Bu ailelerden bir kısmı Musul’da kalmayı tercih etmiş, bir kısmı ise eski yurtları Türkistan’a doğru harekete hazırlandıkları sırada Bakır Beyin (Hacı Bekir, Beyzade Efendinin babasıdır) idaresinde ufak bir topluluk bunlardan ayrılarak kendilerine çok yakın ve bağlı birkaç aile ile Harput’a gelmişlerdir. Bakır Bey ve küçük kardeşi Hacı Hafız Mehmet Efendiler Harput’u İslami ideallerine uygun bulduklarından dolayı Harput’a yerleşmişlerdir (Sunguroğlu,2013:513).

Beyzade Efendi, 1810 tarihinde Harput’ta doğmuştur. Kendisi “Beyzade Efendi” sıfatını şu şekilde almıştır. Harput’a veya batıya gidenlerin yolu mutlaka Alişan köyünden geçerdi. Bu köy medrese, okul, dükkânları ile verimli arazileri bol olan bir yerdir. Birçok aile Alişan Köyünden kız alıp vermiş ve akrabalık kurmuşlardır. Bu akrabalığı kuranlardan birinde Beyzade Ali Rıza Efendinin ailesidir. Henüz 5 veya 6 yaşlarındayken akraba ziyareti için bu köye gelmiş, nur yüzlü çocuğu gören Hacı Ömer Efendi diye biri onun ileride marifet ve meziyetlerini sezmiş ve dua ederek sevmek istemiştir. “Gel Beyzadem, Gel Beyzadem” diye hitap ederek kucaklamıştır.  Genç yaşta ilmi ve irfanı ile hürmet gören Hacı Ömer Efendi’nin iltifatını duyan ailesinin bu hitap çok hoşuna gider ve aile tarafından benimsenerek artık Beyzade ismiyle hitap edilmiştir (Yapıcı,2016:158).

Beyzade Efendi, önce Şeyhül- Ulema Büyük Hacı Ali Efendi’den, sonra Dağıstanlı Hacı Hafız Mehmet Efendiden dersler almıştır. Bir taraftan ilme, diğer taraftan da tasavvufa karşı ilgi göstermiştir. Şeyhi Urfalı Hartevizade Mehmet Rehavi Efendi kendisine Nakşibendi tarikatının halifeliğini tevcih etmiştir. Dağıstanlı hoca vefat ettiğinde yerine müderris olarak Beyzade Efendinin gelmesini Çötelizadelerden Sırma Hatun’a vasiyet etmiştir (Sunguroğlu,2013:514). Beyzade Efendi İbrahim Paşa Medresesinde 1861 ve 1894 yıllarında ders vermiş, Harput’ta Meydan Cami ve Alaca Camide ders vermiş aynı zamanda müridlerini irşad etmiştir. 1883 yılında Mamuratu-l Aziz’de evkaf komisyon üyeliği yapmıştır. İlmi faaliyetlerini yürüttüğü yıllarda Nakşibendi Şeyhi Mehmet Revani Hazretleri ile tanışmış ve manevi yönde feyz almıştır (Fırat,2015:292-293).

            Yaklaşık 100 sene yaşadığı ve 1904 yılında Harput’ta vefat ettiği ifade edilir. Harput’un Meteris Mezarlığı denilen yukarı mezarlıkta defnedilmiş olan Beyzade Ali Rıza Efendi’ye vasiyeti nedeniyle türbe yapılmamıştır. Mezarlığın çevresi demir cağlarla çevrilerek aile kabristanı haline getirilmiştir. Buradaki şahidelerinin tamamı yeşile bo­yanmış olup, üzerlerinde kitabeleri bulunmaktadır. Kabristanın iç kısmının tabanına son yıllarda mermer taşlardan oluşan özel bir düzenleme yapılmıştır. Elazığ ve çevre illerden birçok kişi Beyzade Efendi’nin ziyaretgâhına uğrar ve Kur-an okuyarak dua ederler.

Beyzade Efendi’nin Kerameti

Yöre halkının değer verdiği ve manevi şöhrete sahip olan Beyzade Efendi’nin birçok kerameti anlatılır: “Bir gün Harput’ta cemaatle namaz kılan Beyzade Hoca’nın, namazın sonuna kadar sol eli havada kalmış. O sırada Palu’da bir köydeki cami harabe haldeymiş. Bu camideki cemaat çıkmadan Hoca elini bırakmamış. Cemaat kapıya çıkınca da cami yıkılmıştır” (Sunguroğlu, 2013:515). Beyzade Efendi’nin mezarı, dilek ve şifa maksadıyla ziyaret edilir. Ziyaretçileri genellikle Çocuğu olmayanlar, iş arayanlar, sınıfını geçmek isteyen ve sınavlarda başarılı olmak isteyen öğrenciler, kaderlerinin açılmasını isteyen bay ve bayanlar mezarlığa ziyarette bulunup dileklerin gerçekleşmesi için dua ve adakta bulunurlar. Cuma günleri Cuma salası verilirken ziyaret gerçekleştirilir. Niyetlerinin gerçekleşmesi amacıyla ve bu inançla eline aldığı bir makara ipliği sökerek giden bayanlar, dönerken de bu sökülen ipi sararak evine dönerler. Ziyaret esnasında mezarın toprağını yiyen veya bu toprağı suya katarak içenlerin dileklerinin gerçekleşeceğine ve ziyaretçinin ne tür derdi, acısı ve ıstırabı varsa yok olacağına inanılır. Aynı zamanda mezarının üzerine kadınlar tarafından serpilen buğday tanelerini, dillerinin altında saklayan öğrencilerin, ders ve imtihanlarında başarılı olacaklarına dair inançta vardır (Araz, 1995:183-184) Beyzade Efendi’ye üç veya yedi hafta Cuma günleri Cuma salası verilirken ziyaret gerçekleştirilir. İnancımıza göre her daim önce Allah’a dua eder, ondan şifa bekleriz. Sonra ise bu önemli zatlara dua eder, mezarlarına giderek ziyarette bulunur, lokmalar dağıtırız ancak şifayı her daim Allahtan bekleriz.

Konum
Fotoğraflar