Harput İmam Efendi Türbesi
 Harput İmam Efendi Türbesi
(OSMAN BEDREDDİN ERZURİMİ EFENDİ)

Tescilli bir kültür varlığı olan İmam Efendi Türbesi Harput Mahallesi’nin kuzeyinde Meteris Mezarlığı içerisinde yer almaktadır. Kitabesinde 1921 tarihli olduğu (Güzel,2017:106) ve türbenin yakın dönemde yapıldığı anlaşılmaktadır. İmam Efendi’nin ölümünden sonra müritleri ve kendisini sevenler tarafından türbe yaptırılmıştır.

Doğu-batı doğrultulu, dikdörtgen planlı ve tek mekânlı bir türbedir. Türbe düzgün kesme taşlardan inşa edilmiş, bir kemer ile içten iki bölüme ayrılmıştır. Türbe biri büyük birde küçük olmak üzere iki kubbe ile örtülüdür. Türbeye doğudan basık kemerli, düzgün kesme taşla örülü kapıdan giriş yapılmaktadır. Türbe içerisinde mermerden yapılmış üç adet mezar sandukası bulunmaktadır. Ortadaki mezar İmam Efendi’ye (Osman Bedrettin) aittir. Mezarların olduğu makam kısmı, giriş bölümünden ahşap bir korkuluk ile ayrılmıştır. Mekânın doğu ve güney cephelerinde, üstten kemerli birer adet pencere mevcuttur.

93 Harbi’nde, Kars civarında tabur imamlığı yapmasından dolayı, İmam Efendi adını almıştır (Yıldız, 2013: 885). Asıl adı Osman Bedrüddin-i Erzurûmî’dir. Osman Bedreddin Efendi 1856 yılında Erzurum’un Abdurrahman Ağa Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Dokuz yaşında Kuran-ı Kerim’i ezberleyerek hafız olmuştur. İmam Efendi, hayatı boyunca çevresindeki insanlara İslam’ın ruhunu anlatmıştır (Oymak, 2013:860-861). Hocası Ahmet Merami Efendi’nin tavsiyesi üzerine gönüllü olarak orduya katılmıştır.

1877-78 Osmanlı-Rus savaşı patlak vermiş, 93 Harbinde Gazi Ahmet Muhtar Paşa tarafından tabur imamlığına getirilir. Osmanlı komutanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa savaşın kazanılması için Erzurum halkının manevi gücünü yükselterek savaşta başarı sağlamak istemektedir. Halkın bir kıvılcıma ihtiyacı vardır. Harbin başlaması üzerine 8 Kasım 1877 günü Osman Bedreddin, sabah Ayaz Paşa Camiinden ezan okur. Erzurum halkını bu ezan sesi cesaretlendirir ve kıvılcım olur. Erzurum halkı bu ezan sesinden etkilenerek camiye koşar, sabah namazını kılan halk hızlıca evlerine dağılarak düşmanla savaşacak silah ne varsa yanlarına alır ve Rus ordusunu dağıtır (Yapıcı, 2016:586).

Hocalarından Mehmed Tâhir Efendi bir gün ona; “Molla Hafız! Bütün bildiklerimi sana öğrettim. Ayrıca bilmediklerimi de öğrendim. Şöyle ki, bilmediklerimi sana öğretmek için önce çalışıp öğrenmeye mecbur kaldım. Bundan ötesine gidemiyorum. Artık senin, ilmi benden daha fazla olan bir hocanın dersine devam etmen gerekiyor. Bu günden itibaren sana ders veremeyeceğim” der (Tatlılıoğlu, 2015:113). Osman Bedreddin kendisine rehberlik edecek bir hoca aramış ve Seyyid Ahmet Merami’nin ismini ve methini duyunca huzuruna kavuşmak için derhal Ebulkasım köyüne gitmiştir. Köye vardığında aradığı kişiyi namaz vakti camide bulur, camiye girer girmez Seyyid Ahmet Merami bu gencin kendisine yetiştirilmesi için işaret edilen genç olduğunu anlar. Namazdan sonra: “Merhaba hoş geldin Hafız Osman Bedreddin” derdi. Bunun üzerine Osman Bedreddin Efendi birden bire ürpererek, hayretler içinde yaklaşıp elini öper, sonra kendisinden ders almak istediğini arz eder. “Buhara’dan kalkıp buraya kadar geliriz de denin gibi ilim isteyen bir talebeye ders vermez miyiz?” diyerek Osman Bedreddin’i alıp evine götürü ve kendi usulüne göre imtihana tutar. Amacı bilgisini yoklamaktır. Ahmet Merami Hazretleri, onu yetiştiren hocayı överek: “Hocan seni iyi yetiştirmiş. Ama Hafız, şunu bilesin ki ilmin çeşidi çoktur. Bu ilimler inanan herkesi Hakk’a ulaştırır. Bizim sana vereceğimiz ilim, tasavvuf ilmidir. Bununda merhaleleri vardır. Biz ancak seni belli bir yere getiririz. Bu uzun yolu ancak çabalamanla mürşidinle birlikte gideceksin. Unutma ki meşakkatli bir yoldaşı” deyip yolunun çok zor olduğunu anlatmaya çalışır. Bir süre sohbet ettikten sonra çalışma günlerini belirleyerek Ahmet Merami Efendi’nin yanından ayrılır. Osman Bedreddin Efendi 7 yıl boyunca üç saatlik mesafedeki Ebulkasım köyüne giderek derslerini aksatmadan tamamalar (Yapıcı,2016:585).

1882 tarihinde taburuyla birlikte Palu’ya gelmiş ve üç-dört sene Palu’da kalmıştır. Palu’da Mahmut Samini Hazretleri ile tanışmış, O’na bağlanmış ve ondan icazet almıştır. O, Şeyhinin ölümünden sonra 1909 yılında emekli olarak Çemişgezek’ten Harput’a gelmiş 17 Ekim 1924 yılında da vefat etmiştir.

KİTABESİ

Hüv’el-Baki

Varisü’l-ekmeli halim mürşidi’-a’zam ennakşibendi

El-Halidi Hace Mahmudu’s-samini el-Hac Hafız Osman Bedreddini Erzurumi

İbn-i Selmani-Sukuneti

Viladeti 1274 Vefatı 1340

&

Baki olan Allah’tır.

Selman-i Sukuti’nin oğlu, Naksibend-i Halidiye’nin büyük ve yüce varisi Hoca Samini Hacı Hafız Osman Bedrettin Erzurumi.

Doğumu 1224, Vefatı 1340

Konum
Fotoğraflar